O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per.
- We've got a lot more than just biceps in our arms, Per.
Ben senden daha güzelim.
- I am more beautiful than you.
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
- The more you know about him, the more you like him.
Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- Time is more precious than anything else.
İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- Good health is more valuable than anything else.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
- All I wanted was a little more attention.
Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.
- I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.
Öğretmenimiz bizi bir değnekle dövmeden önce Bu, sizden ziyade beni incitecek. derdi.
- Our teacher used to say This is going to hurt me more than it hurts you before laying into us with a cane.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
- A bat is no more a bird than a rat is.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than her.
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
- The more you know about him, the more you like him.
Benim için yapabileceğin daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more you can do for me.
Size söyleyebileceğim daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more I can tell you.