Cüzdanımda daha fazla para yok.
- I have no more money in my wallet.
Bir dörtlü, bir üçlüden bir üye daha fazladır.
- A quartet has one more member than a trio.
John Bill'den daha zeki.
- John is more intelligent than Bill.
Ben senden daha güzelim.
- I am more beautiful than you.
Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.
- Tom reads more books than anyone else I know.
İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
- Cows are more useful than any other animal in this country.
Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.
- I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
- All I wanted was a little more attention.
Öğretmenimiz bizi bir değnekle dövmeden önce Bu, sizden ziyade beni incitecek. derdi.
- Our teacher used to say This is going to hurt me more than it hurts you before laying into us with a cane.
Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi.
- The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Daha fazla bir şey var mı?
- Is there something more?
Benim için yapabileceğin daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more you can do for me.