monotonous teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- monoton
Ben bu monoton hayattan bıktım.
-I'm tired of this monotonous life.
Yaşantısının monoton olduğunu söylüyor.
-She says her life is monotonous.
- yavan
- tekdüze
Ben tekdüze yaşamdan bıktım.
-I'm tired of the monotonous life.
- (Tıp) Değişiklik göstermeyen, yeknesak, monoton
- (Tıp) Aynı tonda devam eden, alçalma ve yükselme göstermeyen (ses hakkında)
- monotonluk
- tekdüzen
- tekörnek
- monotonous diet
- (Askeri) MONOTON DİYET: Cezaevlerinde Federal hapishane teşkilatı tarafından tertip edilen ve ordu hapishane tesislerinde hapishane kaide ve nizam larının ihlali halinde, ceza olarak kullanılan diyet, miktarı azaltılmış olmakla beraber, besleme ihtiyacını karşılayacak nitelikte olan ve et, tatlı vesaire vermemek, bazen de, baharat koymamak suretiyle yeknesaklaştırılan gıda
- monotonous diet
- (Askeri) monoton diyet
- make monotonous
- monotonlaştır
- monotonousness
- monotonluk
- monotonously
- (zarf) monoton bir biçimde
- monotonously
- monoton bir biçimde
- monotonously
- yeknesak
İlgili Terimler
monotonous teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- monoton
- Tekdüze
- monoton
- Sıkıcı, durgun, donuk
İlgili Terimler
monotonous teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- having an unvarying tone or pitch
- tedious, repetitious or lacking in variety
- unchanging and tedious
- {a} in a uniform tone
- sounded or spoken in a tone unvarying in pitch; "the owl's faint monotonous hooting"
- a droning that does not change pitch
- Something that is monotonous is very boring because it has a regular, repeated pattern which never changes. It's monotonous work, like most factory jobs = repetitive varied + monotonously mo·noto·nous·ly The rain dripped monotonously from the trees. boring because of always being the same
- Uttered in one unvarying tone; continued with dull uniformity; characterized by monotony; without change or variety; wearisome
- {s} lacking in variety, repetitive
- tediously repetitious or lacking in variety; "a humdrum existence; all work and no play"; "nothing is so monotonous as the sea"
- monotonously
- in a monotonous manner; "the history of the play throughout the latter part of the eighteenth century is monotonously uneventful
- monotonously
- In a droning manner, that does not change pitch
- monotonously
- In a manner that is tedious, repetitious or lacking in variety
- monotonously
- in a monotonous way, tediously, unvaryingly
- monotonousness
- {i} repetitiveness, sameness
- monotonousness
- The property of being monotonous
İlgili Terimler
monotonous teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- monoton
- monotonous
He seems to be oppressed by his monotonous daily life.
-Monoton günlük yaşantısı yüzünden bunalmış gibi görünüyor.
She says her life is monotonous.
-Yaşantısının monoton olduğunu söylüyor.
- monoton
- monotone
He read the poem in a monotone.
-O, şiiri monoton bir şekilde okudu.
Tom read out Mary's letter to us in a monotone voice.
-Tom Mary'nin mektubunu bize monoton bir sesle okudu.
- monoton
- humdrum
- monoton
- drab
- monoton
- {s} pedestrian
- monoton
- prosaic
- monoton
- colorless
- monoton
- droning
- monoton
- soul-destroying
- monoton
- dull
- monoton
- stodgy
- monoton
- (Konuşma Dili) on an even keel
- monoton
- uniform
- monoton
- vapid
- monoton
- flat
The landscape was flat and monotonous.
-Manzara tatsız ve monotondu.
- monoton
- monotonic
- monoton
- drudging
- monoton
- opaque
- monoton
- soul destroying
- monoton
- soulless
- monoton
- monotonous, dull, flat, humdrum, vapid tekdüze, yeknesak
- monoton
- monotony
What can we do to relieve the monotony?
-Monotonluğu rahatlatmak için ne yapabiliriz?
Monotony develops when you harp on the same string.
-Hep aynı dizeleri çalarsan monotonluk gelişir.