Annem İngilizce'yi çok iyi konuşamaz.
- My mom doesn't speak English very well.
Annem doğum günüm için bir pasta yaptı.
- Mom made a cake for my birthday.
Seninle bir ana ihtiyacım var.
- I need a moment with you.
Benim sadece bir ana ihtiyacım var.
- I just need a moment.
O, gönüllü olarak annesinin temizlik yapmasına yardımcı oldu.
- He voluntarily helped his mum clean.
Annen gibi konuşuyorsun.
- You speak like your mum.
Bütün anneler çocuklarını emzirmeli.
- All moms should breastfeed their kids.
Bütün anneler çocuklarını emzirmeli.
- All moms should breastfeed their children.
Yüzmeye gidebilir miyim, anne?
- Mama, is it okay if I go swimming?
Anne felçli bir yüze sahipti.
- Mama had a crippled face.
I wish Mom and Dad didn't argue so much.
Mom-and-pop diners and cafes are disappearing from American main streets, being replaced by bland corporate giants and insipid franchises.
Kip: Your mom goes to college.
My mother was so tired that she went to bed early.
- My mum was so tired that she went to bed early.
The candle went out instead of having been put out.
- Mum söndürmeye gerek kalmadan söndü.
The candles made the room bright.
- Mumlar odayı aydınlatıyor.
My maid waxes my house once a week.
- Benim hizmetçi haftada bir kez evimi mumlar.
The car is waxed and shining.
- Araba mumluydu ve parlıyordu.
... Everything that she put on that list, I said, mom, you ...
... clear my mom knows about it ...