Bu biraz modaya uygun ama fiyat çok yüksek.
- It's sort of fashionable, but the price is too high!
Mağazamız, geniş bir skalada modaya uygun elbise satmaktadır.
- Our store sells a wide range of fashionable clothes.
Bu, hurafenin modern bir biçimidir.
- That is a modern form of superstition.
Sanat dünyanın bildiği bireyciliğin en yoğun biçimidir.
- Art is the most intense mode of individualism that the world has known.
Onun evi çok moderndir.
- Her house is very modern.
O mimar çok modern evler inşa ediyor.
- That architect builds very modern houses.
Çoğu durumda, modernizasyon batılılaşma ile tanımlanır.
- In most cases, modernization is identified with Westernization.
O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.
- At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane.
Bugün moda modellerinin çok zayıf olduğunu düşünüyorum.
- I think fashion models today are too thin.
Genellikle bir konser öncesinde seyirciden ya telefonlarını kapatmalarını ya da sessiz moda geçmelerini isteyen bir duyuru vardır.
- Usually before a concert there is an announcement asking the audience to either turn off their phones or switch them to manner mode.
O her zaman moda kıyafetler giyer.
- She always wears fashionable clothes.
Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.
- A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment.
Tom her zaman şık kıyafetler giyer.
- Tom always wears fashionable clothes.
Modern yöntemler endüstriyi ilerletti.
- Modern methods have pushed industry forward.
Modern yöntemler sanayiyi geliştirdi.
- Modern methods improved industry.
In insert mode, characters typed are directly inserted into the buffer.