When I was young, the hippest thing a kid could own was a transistor radio.
- Ben gençken, bir çocuğun sahip olabileceği en modern şey, bir transistör radyoydu.
The new concert hall is a tall, modern, structure.
- Yeni konser salonu, yüksek, modern bir yapıdır.
Çağdaş uygarlık, bilim ve eğitim temeli üzerine dayanmaktadır.
- Modern civilization rests on a foundation of science and education.
Birçok Avrupalı çağdaş Japonya'yı bilmiyor.
- Many Europeans do not know modern Japan.