moderately large; considerable; as, he had saved a pretty fortune

listen to the pronunciation of moderately large; considerable; as, he had saved a pretty fortune
İngilizce - Türkçe

moderately large; considerable; as, he had saved a pretty fortune teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

pretty
şirin

Şirin ol ve kapa çeneni! - Be pretty and shut up!

Mary bugün çok şirin görünüyor. - Mary looks pretty today.

pretty
{s} sevimli

Şüphesiz sevimli, ama güzel değil. - She is no doubt pretty, but she isn't beautiful.

Birçok kızlar sevimli olduklarını düşünürler. - Most girls think that they are pretty.

pretty
oldukça

Hava sıcaktı. Ve hava oldukça nemliydi. - The weather was hot. And pretty humid.

O oldukça güzel söyledi. - She sang pretty well.

pretty
{s} cici
pretty
cost a pretty penny ç
pretty
akça pakça
pretty
şeker
pretty
yakşı
pretty
bir hayli
pretty
iyi

Tom Mary'yi oldukça iyi biliyor. - Tom knows Mary pretty well.

O oldukça iyi bir fikir. - That's a pretty good idea.

pretty
epeyce

Tom epeyce zengin, değil mi? - Tom is pretty rich, isn't he?

Tom epeyce utangaç, değil mi? - Tom is pretty shy, isn't he?

pretty
(sıfat) güzel, hoş, cici, hayli, sevimli, zarif
pretty
{s} zarif
pretty
a pretty mess berbat iş
pretty
(zarf) epeyce, bayağı, çok, oldukça
pretty
dili epey büyük
pretty
{s} hayli
pretty
çok

Tom oldukça çok şey yiyebilir. - Tom can eat pretty much anything.

Park oldukça büyüktür; Çok sayıda ağaçları ve çok sayıda çiçekleri vardır. - This park is pretty big; it has a lot of trees and many flowers.

pretty
pretty difficult hayli güç
İngilizce - İngilizce
pretty
moderately large; considerable; as, he had saved a pretty fortune