Sen yanlış anlaşılansın.
- You're misunderstood.
Yanlış anlaşılabilen herhangi bir şey olacaktır.
- Anything that can be misunderstood will be.
Tom Fransızcayı o kadar kötü konuşuyor ki çoğunlukla yanlış anlaşılıyor.
- Tom speaks French so badly that he is often misunderstood.
Biraz anlamak yanlış anlamaktan daha iyidir.
- Better to understand a little than to misunderstand.
Bir yanlış anlaşılma olduğu görülüyor.
- It seems that there was a misunderstanding.
Bir yanlış anlama var gibi görünüyor.
- There appears to be a misunderstanding.
... Now, I don’t want to be misunderstood. I explained to my student that I actually thought ...