Hepiniz hatalısınız gibi görünüyor.
- It appears that you are all mistaken.
Bana öyle geliyor ki sen hatalısın.
- It appears to me you are mistaken.
Ne yazık ki yanılmıştır.
- He is sadly mistaken.
Tom Mary'nin Boston'a taşınacığını düşündü ama yanılmıştı.
- Tom thought Mary was moving to Boston, but he was mistaken.
Savaş yanlış bir politikadan sonuçlandı.
- The war resulted from a mistaken policy.
Senin politikan yanlış.
- Your policy is mistaken.
Yanlışlıkla onun şemsiyesini aldım.
- I took his umbrella by mistake.
Hatalar yapmak her zaman yanlış değildir.
- To make mistakes is not always wrong.
Faturamda bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum.
- I think there's a mistake in my bill.
Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid to make a mistake.
Büyük bir hataydı ki, o caydı.
- He broke his promise, which was a big mistake.
O, bir kez daha, tamamen hatalı.
- It is, once again, completely erroneous!
Kusura bakma ama hatalısın.
- Excuse me, but you're mistaken.
Tom'un yanılmadığını umuyorum.
- I hope that Tom wasn't mistaken.
Sanırım o email'i yanlışlıkla Tom'a gönderdim.
- I think I mistakenly sent that email to Tom.
Üzgünüm! Ben yanlışlıkla bitirmeden Gönder'e tıkladım.
- Sorry! I mistakenly clicked on Send before I was finished.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
This is a clear case of mistaken identity.
I think you must be mistaken.
... Second, I think it's a mistaken notion to say that ...
... Elite Institution Cognitive Disorder is the mistaken belief ...