Tom only found out after his mother's death that she had gambled away his inheritance.
- Tom annesinin ölümünden sonra, ona kalacak mirası annesinin kumarda yiyip bitirdiğini öğrendi.
My father left me a large inheritance.
- Babam bana büyük bir miras bıraktı.
You always tell me I should be proud of my heritage.
- Bana her zaman mirasımla gurur duymam gerektiğini söylüyorsun.
A cultural heritage is handed down to posterity.
- Kültürel miras gelecek nesillere aktarılır.
Ronnie's music and legacy live in all of us!
- Ronnie'nin müzik ve mirası hepimizin içinde yaşıyor!
The money is a legacy from my aunt.
- Para halamdan bir mirastır.
My sixty-year-old aunt inherited the huge estate.
- Altmış yaşındaki teyzem büyük miras aldı.
Tom inherited a lot of money.
- Tom bir sürü parayı miras aldı.
Tom wishes for his son to inherit his estate.
- Tom oğlunun onun gayrimenkulunu miras olarak almasını diliyor.
My sixty-year-old aunt inherited the huge estate.
- Altmış yaşındaki teyzem büyük miras aldı.
Teacher, what shall I do to inherit eternal life?
- Öğretmenim, sonsuz yaşamı miras olarak almak için ne yapayım?
Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
- Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
Dan didn't want to be taxed on the land he inherited from his mother.
- Dan annesinden miras kalan arazi üzerinde vergilendirilmek istemiyordu.