Gözlemlememiz için en iyi politika kendi işimizi önemsemektir.
- The best policy for us to observe is to mind our own business.
Sadece atak bir zihin bu bilmeceyi çözebilecek.
- Only an audacious mind will be able to solve this riddle.
Sen bir zihin okuyucusu musun?
- Are you a mind reader?
Küçük şey küçük akılları memnun eder.
- Little thing please little minds.
İnsan paranın zaman olduğunu akılda tutmalıdır.
- One should bear in mind that time is money.
Kafan tek taraflı çalışıyor.
- You've got a one-track mind.
Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.
- I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.
Tom insanların düşüncelerini okuyabileceğini iddia ediyor.
- Tom claims that he can read people's minds.
Aklı mutlu düşüncelerle doluydu.
- His mind was filled with happy thoughts.
Onun çok hızlı bir hafızası var.
- She has a very quick mind.
Tom çocuklar yedikten sonra yemek yemeye önem vermediğini söyledi.
- Tom said he didn't mind eating after the children ate.
Dinle bak, çocuklar büyüklerine itaat etmelidir.
- Children should obey their elders, mind you.
Sakıncası yoksa bir süre burada dinlenmek istiyorum.
- If you don't mind, I'd like to rest here for a while.
Aklıma iyi bir fikir geldi.
- A good idea came to mind.
Aklıma iyi bir fikir geldi.
- A good idea came into my mind.
Bir yapının inşa edilebilmesinden önce mimarın zihninde yüzlerce kez canlandırılması gerekir.
- A building, before it can be constructed, has to be visualized hundreds of times in the mind of an architect.
Araba sürerken, çukurlara dikkat et.
- While driving, mind the potholes.
Yazmadan önce cümleleri aklımda düzenlemeye dikkat ederim.
- I make a point of arranging sentences in my mind before writing them down.
Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
- The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
Bu, içinde bulunacak bir adam için tehlikeli bir ruh halidir.
- This is a dangerous state of mind for a man to be in.
Özgürlük aklın bir halidir.
- Freedom is a state of mind.
O, fikrini özgürce konuştu.
- He spoke his mind freely.
Onun çevik bir zekası var.
- He has a nimble mind.
Tom zeka oyunları oynamayı seviyor.
- Tom likes to play mind games.
Zihni arzularla dolu olmayanl biri için korku yoktur.
- There is no fear for one whose mind is not filled with desires.
Arzunun aklını kontrol etmesine izin verme!
- Don't let desire control your mind!
Tom aklına gelen ilk şeyi söyleme eğilimindedir.
- Tom tends to say the first thing that comes to his mind.
Tom zeka oyunları oynamayı seviyor.
- Tom likes to play mind games.
Tom'a aldırmayın. O biraz geri zekalı.
- Don't mind Tom. He's a little retarded.
Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
- The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
İnternet, akılsız eğlence için harikadır.
- The internet is great for mindless entertainment.
Bu sadece akılsızca yapılan eğlence.
- It's just mindless entertainment.
Adamın yüzünü hatırlıyorum fakat adını hatırlayamıyorum.
- I remember the man's face but I can't call his name to mind.
Kolej günlerimin hatıraları aklıma geliyor.
- Memories of my college days come to my mind.
Tekeri çalıştır, sen bu soruyu çözebilirsin.
Bu sadece akılsızca yapılan eğlence.
- It's just mindless entertainment.
You are losing your mind.
Despite advancing age, his mind was still as sharp as ever.
He was one of history’s greatest minds.
My mind just went blank.
Is the land where all's forgot.
I wouldn't mind an ice cream right now.
The mind is that part of our being which thinks and wills, remembers and reasons; we know nothing of it except from these functions.
An act of mindless violence.
Atheism alleges that mindless scientific forces control the universe.