Kuraklık sırasında, çiftçiler kıt kanaat zorlukla geçinebiliyorlar.
- During droughts, farmers are barely able to eke out a living.
Tom ve diğer çiftçiler yağmur için dua etti.
- Tom and the other farmers prayed for rain.
Kulübede yaşayan adam kör.
- The man living in the cottage is blind.
Uzakta bir kulübe gördük.
- I saw a cottage in the distance.
Kır evinin arkasında güzel bir ağacın altında bir masa kurdum.
- I've set out a table under a beautiful tree behind the cottage.
Köprünün ötesinde bir kır evi var.
- There is a cottage beyond the bridge.
Onun deniz kenarında bir sayfiye evi var
- She has a cottage by the sea.
Sayfiye evi bana onunla birlikte geçirdiğim mutlu günleri hatırlattı.
- The cottage reminded me of the happy times I had spent with her.