He is digging his own grave.
- O, kendi mezarını kazıyor.
They buried him in his grave.
- Onlar onu mezarına gömdüler.
When their leader died, they placed his body in a large tomb.
- Liderleri öldüğünde, onun vücudunu büyük bir mezara yerleştirdiler.
What is learned in the cradle is carried to the tomb.
- Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
We visit the tombs of our ancestors on this day.
- Biz bu gün atalarımızın mezarlarını ziyaret ediyoruz.
The pyramids are tombs.
- Piramitler mezarlardır.