meseleyi

listen to the pronunciation of meseleyi
Türkçe - İngilizce

meseleyi teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

mesele
matter

I don't want to be involved in that matter. - O meseleye karıştırılmak istemiyorum.

We had no choice but to leave the matter to him. - Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.

mesele
problem

This problem is a real challenge. - Bu mesele gerçek bir sorundur.

That's a First World problem. - O bir Birinci Dünya meselesidir.

mesele
issue

We have to grasp this issue. - Bu meseleyi anlamak zorundayız.

Speaking of religious matters is a delicate issue. - Dini meseleler hakkında konuşmak hassas bir mevzudur.

mesele
affair

Uncut footage of the governor's affair has surfaced on the Internet. - Vali meselesinin kesintisiz görüntüleri internette ortaya çıktı.

I am not concerned with the affair. - Ben mesele ile ilgili değilim.

mesele
chose
halletmek (bir meseleyi)
take care of
mesele
concern

It was clear that she was not concerned with the matter. - Onun mesele ile ilgilenmediği açıktı.

It's a matter that concerns all of us. - Bu hepimizi ilgilendiren bir mesele.

mesele
cause

They accused him of being in the classroom in order to cause trouble. - Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.

The question is who caused the accident. - Mesele kazaya kimin neden olduğu.

mesele
puzzle
mesele
subject matter
mesele
crux

That's the crux of the matter. - Meselenin püf noktası odur.

mesele
hangup
mesele
shebang
mesele
business

Tom is scrupulous in matters of business. - Tom iş meselelerinde vicdanlıdır.

mesele
proposition
mesele
point

I think you're missing the point. - Bence asıl meseleyi gözden kaçırıyorsunuz.

There is no point arguing about the matter. - Mesele hakkında tartışmanın hiçbir anlamı yok.

mesele
question

The question was discussed in detail. - Mesele derinlemesine tartışıldı.

What we should do next is the question. - Mesele bundan sonra ne yapmamız gerektiğidir.

mesele
problem, question, matter, issue, affair, case
mesele
res

I hope this matter is resolved quickly. - Bu meselenin hızla çözüleceğini umuyorum.

mesele
topic
mesele
(Hukuk) case

As far as I know, this is not the case. - Bildiğim kadarıyla mesele bu değil.

mesele
questlon
mesele
affaire
Türkçe - Türkçe

meseleyi teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

MESELE
(Osmanlı Dönemi) Gölgelik
mesele
Problem
mesele
Sorun: "Nevin meseleyi derhâl anlayarak kapıya geldi, arabacıya seslendi."- P. Safa
mesele
Güç iş
mesele
Güç iş: "Bunların Fransızcasını sökmek bir mesele, manalarını sökmek ikinci bir meseledir."- R. N. Güntekin
mesele
(Osmanlı Dönemi) düşünülüp halledilecek iş ve husus, ehemmiyetli iş; problem
mesele
Sorun
meseleyi