meselen

listen to the pronunciation of meselen
Türkçe - İngilizce
issue of
mesele
matter

You must bring home to him the importance of the matter. - Meselenin önemini ona iyice anlatmalısın.

I don't want to be involved in that matter. - O meseleye karıştırılmak istemiyorum.

mesele
problem

This problem is a real challenge. - Bu mesele gerçek bir sorundur.

That's a First World problem. - O bir Birinci Dünya meselesidir.

mesele
issue

The real issue is how to prevent the disease. - Gerçek mesele hastalığın nasıl önleneceğidir.

Publication of this month's issue will probably be delayed one week. - Bu ayın meselesinin yayımlaması olasılıkla gelecek haftaya ertelenecek.

mesele
affair

There was an air of mystery about the whole affair. - Bütün mesele hakkında gizemli bir hava vardı.

This whole affair is giving me a headache. - Bütün bu mesele bana bir baş ağrısı veriyor.

mesele
chose
mesele
concern

It was clear that she was not concerned with the matter. - Onun mesele ile ilgilenmediği açıktı.

It's a matter that concerns all of us. - Bu hepimizi ilgilendiren bir mesele.

mesele
cause

The question is who caused the accident. - Mesele kazaya kimin neden olduğu.

They accused him of being in the classroom in order to cause trouble. - Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.

mesele
puzzle
mesele
subject matter
mesele
crux

That's the crux of the matter. - Meselenin püf noktası odur.

mesele
hangup
mesele
shebang
mesele
business

Tom is scrupulous in matters of business. - Tom iş meselelerinde vicdanlıdır.

mesele
proposition
mesele
point

That's not really the point. - O gerçekten mesele değil.

I think you're missing the point. - Bence asıl meseleyi gözden kaçırıyorsunuz.

mesele
question

The question was discussed in detail. - Mesele derinlemesine tartışıldı.

The question is who caused the accident. - Mesele kazaya kimin neden olduğu.

mesele
problem, question, matter, issue, affair, case
mesele
res

I hope this matter is resolved quickly. - Bu meselenin hızla çözüleceğini umuyorum.

mesele
topic
mesele
(Hukuk) case

As far as I know, this is not the case. - Bildiğim kadarıyla mesele bu değil.

mesele
questlon
mesele
affaire
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Misâl ve örnek olarak. Söz gelişi. Mesel
MESELE
(Osmanlı Dönemi) Gölgelik
mesele
Problem
mesele
Sorun: "Nevin meseleyi derhâl anlayarak kapıya geldi, arabacıya seslendi."- P. Safa
mesele
Güç iş
mesele
Güç iş: "Bunların Fransızcasını sökmek bir mesele, manalarını sökmek ikinci bir meseledir."- R. N. Güntekin
mesele
(Osmanlı Dönemi) düşünülüp halledilecek iş ve husus, ehemmiyetli iş; problem
mesele
Sorun
meselen