mesai

listen to the pronunciation of mesai
Türkçe - İngilizce
(Ticaret) division of labour
(Ticaret) employment period
overtime

Yesterday I had to work overtime. - Dün fazla mesai yapmak zorunda kaldım.

John was tired from working overtime. - John fazla mesaiden dolayı yorgundu.

work

Tom didn't want to work overtime on Christmas Eve. - Tom Noel Arefesinde fazla mesai yapmak istemedi.

John was tired from working overtime. - John fazla mesaiden dolayı yorgundu.

(Ticaret) labour
message
shift

Tom has the night shift. - Tom'un gece mesaisi var.

efforts, work
mesai dışı saatler
time off
mesai fazlası
(Ticaret) overtime
mesai saatleri
(Ticaret) business hours
mesai ücreti
overtime pay
mesai arkadaşı
fellow worker
mesai arkadaşı
(Askeri) work friend
mesai arkadaşı
(Askeri) work comrade
mesai bitimi
end of the shift
mesai saati
(Ticaret) overtime period
mesai saati
(Ticaret) hour of work
mesai saati
working hour
mesai saati dışında
out of working hours
mesai saati harici
off-hours
mesai saatinden sonra
(Ticaret) after hours
mesai saatleri
hours of attendance
mesai saatleri
working hours, office hours
mesai saatleri
hours

What are your office hours? - Senin mesai saatlerin ne?

mesai saatleri
working hours
mesai saatleri dışı
out of hours
mesai saatleri içinde
within working hours
mesai sonrası
after hours
dört ile gece oniki arası mesai
swing shift
fazla mesai
overtime

Tom didn't want to work overtime on Christmas Eve. - Tom Noel Arefesinde fazla mesai yapmak istemedi.

He put in ten hours of overtime this week. - O, bu hafta on saat fazla mesai yaptı.

fazla mesai yaparak
overtime
fazla mesai yapmak
to work overtime
fazla mesai yapmak
work overtime

He was forced to work overtime. - O, fazla mesai yapmak zorunda kaldı.

Yesterday I had to work overtime. - Dün fazla mesai yapmak zorunda kaldım.

fazla mesai ücreti
overtime pay
fazla mesai ücreti
overtime
normal mesai
regular work hours
çifte mesai
double time
mesai