There's a lovely park in the centre of the town.
- Kent merkezinde güzel bir park var.
The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
- Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
I didn't visit the headquarters of Twitter.
- Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
Tom was arrested and immediately taken to headquarters.
- Tom tutuklandı ve hemen merkeze götürüldü.
The bus will take you to the center of the city.
- Otobüs seni şehir merkezine götürecek.
The eye of a hurricane is its center.
- Bir kasırganın gözü onun merkezidir.
Zürich is considered to be a major financial hub.
- Zürich büyük bir finansal merkez olarak kabul edilir.
Do you come from your hub?
- Kendi merkezinizden mi geliyorsun?
Every beloved object is the center point of a paradise.
- Her sevgili nesne, bir cennetin merkez noktasıdır.
Central nervous system consists of brain, cerebellum, medulla oblongata and spinal cord.
- Merkezî sinir sistemi beyin, beyincik, omurilik soğanı ve omurilikten oluşur.
Would you please meet me at Yaesu central gate of Tokyo Station on Monday, May 10th at 3:00 p.m.?
- On Mayıs öğleden sonra üçte, pazartesi gün beni Tokyo İstasyonunun Yaesu merkez kapısında karşılar mısın?
Corsairfly is an airline based in Paris.
- Corsairfly, Paris merkezli bir havayoludur.
Our company's base is in Tokyo.
- Şirketimizin merkezi Tokyo'dadır.
There is a station in the center of the city.
- Şehrin merkezinde bir istasyon var.
The next stop is Berlin Central Station.
- Bir sonraki durak Berlin Merkez İstasyonu
He was transferred to the head office in Tokyo.
- O Tokyo'daki merkeze transfer edildi.
Our head office is in Boston.
- Bizim genel merkezimiz Boston'dadır.
New York is the center of the stock exchange in America.
- New York Amerika'da borsanın merkezidir.