Ben zar zor sınavı geçtim.
- I barely passed the exam.
Çarpılmaktan zar zor kurtuldum.
- I barely missed being struck.
Tom ancak kirasını ödeyebiliyor.
- Tom can barely pay his rent.
Ancak sabah kahvaltısı için yeterli ekmeğimiz var.
- We have barely enough bread for breakfast.
Tom artık benimle hemen hemen hiç konuşmuyor.
- Tom barely speaks to me anymore.
O artık benimle hemen hemen hiç konuşmuyor.
- He barely speaks to me anymore.
Bir saatten daha fazla bir süredir burada bekliyoruz ve sıra çok az hareket etti.
- We've been standing here for more than an hour and the line has barely moved.
Tom çok çok az ilgileniyor gibi görünüyor.
- Tom seems to be barely paying attention.
Tom çok çok az ilgileniyor gibi görünüyor.
- Tom seems to be barely paying attention.
Tom artık benimle hemen hemen hiç konuşmuyor.
- Tom barely speaks to me anymore.
Şehri hemen hemen hiç bilmiyorum.
- I barely know the city.
Bunu güçbela zamanında yaptım.
- I barely made it on time.
Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.
- He had barely enough money to buy bread and milk.
Bazen içecek çok fazla şey ancak yeterlidir.
- Sometimes too much to drink is barely enough.