Curiosity killed the cat.
- Fazla merak iyi değildir.
Her story excited curiosity in the children.
- Onun hikayesi çocuklarda merak uyandırdı.
Don't worry. You can confide in me.
- Merak etme. Bana güvenebilirsin.
Don't worry. They will be supervised.
- Sen merak etme. Başlarında nezaretçi bulunacak.
Tom wondered why many people in America think that baseball is more interesting to watch than soccer.
- Tom Amerika'daki birçok insanın niçin beyzbolun futboldan daha ilginç olduğunu düşündüklerini merak etti.
Magdalena is interested in geography.
- Magdalena coğrafyaya meraklıdır.
Your friends are really concerned about your health.
- Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
Tom wonders if it's true.
- Tom, bunun doğru olup olmadığını merak ediyor.
He has a great fancy for travelling.
- Onun seyahat için büyük bir merakı var.
I am fond of Australian food.
- Avusturalya yemeklerine çok meraklıyımdır.
I am fond of the cinema.
- Ben sinema meraklısıyım.
I have no special talents. I am only passionately curious.
- Ben özel yetenekleri yok. Ben sadece tutkuyla meraklıyım.
This popcorn tastes stale. I wonder when it was popped.
- Bu patlamış mısırların tadı bayat. Ne zaman yapıldıklarını merak ediyorum.
He was curious about how it would taste, so he took a small bite.
- Onun tadının nasıl olacağı hakkında meraklıydı, bu yüzden küçük bir ısırık aldı.
Fadil became interested in Islam.
- Fadıl, İslam'a merak sardı.
I am curious about Japanese culture.
- Japon kültürünü merak ediyorum.
Tom is a model railroad hobbyist.
- Tom model demiryolu meraklısı.
Tom calls himself a hobbyist.
- Tom kendine meraklı diyor.
Don't worry. I'll take care of that.
- Merak etmeyin. Onunla ilgileneceğim.
I wonder if Tom and I can take care of ourselves.
- Tom ve benim kendimize bakabilip bakamayacağımızı merak ediyorum.