His story excited everyone's curiosity.
- Onun hikayesi herkesin merakını uyandırdı.
Curiosity killed the cat.
- Fazla merak iyi değildir.
Don't worry. They will be supervised.
- Sen merak etme. Başlarında nezaretçi bulunacak.
Don't worry. This won't happen again.
- Merak etme. Bu bir daha olmayacak.
My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there.
- Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
Magdalena is interested in geography.
- Magdalena coğrafyaya meraklıdır.
Your friends are really concerned about your health.
- Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.
I wonder who that girl is.
- O kızın kim olduğunu merak ediyorum.
Tom wonders if it's true.
- Tom, bunun doğru olup olmadığını merak ediyor.
He has a great fancy for travelling.
- Onun seyahat için büyük bir merakı var.
My sister is fond of music.
- Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
I am fond of Australian food.
- Avusturalya yemeklerine çok meraklıyımdır.
I have no special talents. I am only passionately curious.
- Ben özel yetenekleri yok. Ben sadece tutkuyla meraklıyım.
I wonder what it tastes like.
- Tadının nasıl olduğunu merak ediyorum.
She wondered what his lips would taste like.
- O, onun dudaklarının nasıl tad alacağını merak ediyordu?
Fadil became interested in Islam.
- Fadıl, İslam'a merak sardı.
I am curious about Japanese culture.
- Japon kültürünü merak ediyorum.
Tom calls himself a hobbyist.
- Tom kendine meraklı diyor.
Tom is a model railroad hobbyist.
- Tom model demiryolu meraklısı.
I wonder if you have ever really cared for me.
- Beni gerçekten sevip sevmediğini merak ediyorum.
Don't worry. I'll take care of that.
- Merak etmeyin. Onunla ilgileneceğim.