memnuniyetle

listen to the pronunciation of memnuniyetle
Türkçe - İngilizce
gladly

I will gladly help you. - Ben size memnuniyetle yardımcı olurum.

Tom gladly accepted Mary's gift. - Tom Mary'nin hediyesini memnuniyetle kabul etti.

with pleasure
delightedly
willingly
delight
welcome

Many Americans welcomed the plan. - Birçok Amerikalı planı memnuniyetle karşıladı.

No one welcomed the proposal. - Hiç kimse, öneriyi memnuniyetle karşılamadı.

as lief
eagerly
with open arms
gladly, eagerly, willingly, with pleasure
nothing loth
with pleasure, gladly; with satisfaction
nothing loath
fain
lief
delightfully
memnuniyet
{i} satisfaction

Customer satisfaction is our number one priority. - Müşteri memnuniyeti bizim bir numaralı önceliğimizdir.

Anne's mortification was as evident as Gilbert's satisfaction. - Anne'in moral bozukluğu Gilbert'in memnuniyeti kadar belirgindi.

memnuniyet
{i} pleasure

I had the pleasure of learning that you recently became the manager of the production division. - Ben son zamanlarda üretim bölümü müdürü olduğunu öğrenmekten memnuniyet duydum.

memnuniyetle kabul etme
(Politika, Siyaset) acceptance
memnuniyetle kabul etmek
embrace
memnuniyetle karşılamak
take kindly to
memnuniyetle karşılamak
(Kanun) welcome
memnuniyetle kabul etmek
be sold on
memnuniyetle verilen
ungrudging
memnuniyetle yardım ettim
Happy to help
memnuniyet
gratification
memnuniyet
contentment

A look of contentment appeared on his face. - Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.

No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction. - Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.

memnuniyet
pleasure, gladness, satisfaction
memnuniyet
gratitude
memnuniyet
pleasantness
memnuniyet
gladness
memnuniyet
complacence
memnuniyet
satisfactions
memnuniyet
complacency
memnuniyet
pleasure, gladness; satisfaction
memnuniyet
content

No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction. - Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.

A look of contentment appeared on his face. - Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.

memnuniyet
contentedness
Türkçe - Türkçe
Seve seve
Kıvanç duyarak, kıvançla
memnuniyet
Sevinç, sevinme, kıvanç, kıvanma: "Sonra memnuniyetimi celbetmek için olacak bir türkü çağırmaya başladı."- R. H. Karay
memnuniyet
Sevinç, sevinme, kıvanç, kıvanma
memnuniyetle