memnuniyet

listen to the pronunciation of memnuniyet
Türkçe - İngilizce
{i} satisfaction

It gave me great satisfaction. - Bu bana büyük memnuniyet verdi.

No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction. - Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.

{i} pleasure

I had the pleasure of learning that you recently became the manager of the production division. - Ben son zamanlarda üretim bölümü müdürü olduğunu öğrenmekten memnuniyet duydum.

gratification
contentment

A look of contentment appeared on his face. - Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.

No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction. - Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.

pleasure, gladness, satisfaction
gratitude
pleasantness
complacency
pleasure, gladness; satisfaction
content

No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction. - Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.

A look of contentment appeared on his face. - Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.

complacence
gladness
contentedness
satisfactions
memnuniyet verici
{s} pleasing

That should be pleasing to anyone. - Bu herkes için memnuniyet verici olmalı.

memnuniyet duymak
be pleased
memnuniyet verici
gratifying
memnuniyet araştırması
(Ticaret) satisfaction survey
memnuniyet duymak
feel appreciation
memnuniyet duymak
feel pleased
memnuniyet duymak
be pleased that
memnuniyet içinde
amused

Tom didn't seem amused. - Tom memnuniyet içinde görünmüyordu.

They were not amused. - Onlar memnuniyet içinde olmadı.

memnuniyet verici
satisfactory
memnuniyet vermeyen
unrewarding
eksiksiz bir memnuniyet
pleasure without alloy
memnuniyet verici
bright
Türkçe - Türkçe
Sevinç, sevinme, kıvanç, kıvanma: "Sonra memnuniyetimi celbetmek için olacak bir türkü çağırmaya başladı."- R. H. Karay
Sevinç, sevinme, kıvanç, kıvanma
memnuniyet