Ben ona tamamen kayıtsız değilim.
- I'm totally indifferent to it.
Politikaya kayıtsız görünüyor.
- He seems to be indifferent to politics.
Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz.
- According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.
O, para için oldukça ilgisiz.
- He is quite indifferent to money.