Virüsün daha fazla yayılmasını engellemek için ciddi tedbirler alınmalı.
- Drastic measures must be taken to prevent the further spread of the virus.
Yangın yetersiz tedbirlerle önlenemez.
- Fire cannot be prevented by half measures.
Onu önlemek için güçlü önlemler aldık.
- We took strong measures to prevent it.
O etkin önlemler alamadı.
- He could not take effective measures.
Bu ağacın etrafı üç metre ölçülür.
- This tree measures three meters around.
Zamanın ölçüsü nedir?
- What are the measures of time?
Böylesine önlemler gerekli değildi.
- Such measures were not necessary.
Onu önlemek için güçlü önlemler aldık.
- We took strong measures to prevent it.
Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.
- Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system.
Yangın yetersiz tedbirlerle önlenemez.
- Fire cannot be prevented by half measures.
Biz senin kan basıncını ölçmek istiyoruz.
- We want to measure your blood pressure.
Sıcaklığını ölçmek istiyoruz.
- We want to measure your temperature.
Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
- Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
Tom tedbire karşı çıktı.
- Tom opposed the measure.
Böylesine önlemler gerekli değildi.
- Such measures were not necessary.
Sert zamanlar sert önlemler gerektirir.
- Drastic times call for drastic measures.
Zamanın ölçüsü nedir?
- What are the measures of time?
Lütfen ölçünüzü almak için bana izin verin.
- Please allow me to measure you.
Biz önlem almak zorundayız.
- We have to take measures.
Eğer durum düzelmezse, önlem almak zorunda kalacağım.
- If the situation doesn't improve, I'll be obliged to take measures.
O sadece beklenen kriterlere uymuyor.
- He just doesn't measure up.
Zamanın ölçüsü nedir?
- What are the measures of time?
Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
- There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
Enflasyonun başka dönemini önlemek için bir önlem olarak, bizim hükümet faiz oranlarını yükseltti.
- As a measure to prevent another period of inflation, our government has jacked up interest rates.
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Tom, inatçı olmasına rağmen, büyük fıçı ölçü birimi yerine, mantıklı olan metrik sistemi değiştirmeyi reddediyordu.
- Tom, stubborn as he was, refused to change to the sensible metric system, preferring to measure volume in hogsheads instead.
Acre bir ölçü birimidir; Akra, Gana'nın başkentidir ve Acre, bir Brezilya eyaletidir.
- An acre is a unit of measurement; Accra, the capital of Ghana, and Acre, a Brazilian state.
Harvard'ın bilim adamları, çocuk sahibi olan veya olmayan 58 bekâr ve evli erkek tükürüğündeki erkek hormon miktarını ölçtü.
- Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children.
Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
Kesin ölçümler gerekli.
- Precise measurements are required.
Ölçümler hassas olmalı.
- The measurements need to be precise.
Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
He took drastic measures to halt inflation.
Can we this quote? The unwise man never knows the measure of his stomach. — from the Hávamál.
... I recently got a scale and it measures air quality and ...
... relative measures a brilliant cut case a guy for hotel in nashville brought me is ...