Sami aşağı yukarı yüz tane kadın kaçırdı.
- Sami kidnapped something like a hundred women.
Öyle bir şeyi yapamayacak kadar yaşlıyım.
- I'm too old to do something like that.
Hiç kimse öyle bir şey için o kadar çok ödemeyecek.
- Nobody will pay that much for something like that.
Filmi izlemek Hindistan'a bir yolculuk yapmak gibi bir şeydir.
- Seeing that movie is something like taking a trip to India.
Bunun gibi bir şey yapmalıyız.
- We should make something like that.
Aradığım şey böyle bir şey gibi görünüyor.
- What I'm looking for looks something like this.
Bunun gibi bir şeyin olabileceğini her zaman biliyordum.
- I've always known something like this might happen.
... And we're seeing it adopted by properties like Google+, like ...
... like a game, then it's better. ...