Bütün malzemeleri toparladık.
- We got all the materials together.
Bir vinç ağır inşaat malzemelerini kaldırır.
- A crane raises heavy construction materials.
Bütün malzemeleri toparladık.
- We got all the materials together.
Yeni malzemelerin geliştirilmesi ile uğraşmaktadır.
- He is engaged in developing new materials.
Gemi Endonezya'dan ham madde taşıyor.
- The ship transports raw materials from Indonesia.
Japonya yurt dışından çeşitli ham maddeleri ithal eder.
- Japan imports various raw materials from abroad.
Bütün malzemeleri toparladık.
- We got all the materials together.
Bu malzeme bir elbise için uygun değildir.
- This material is not suitable for a dress.
Onlar ona hem maddi hem de manevi destek verdiler.
- They gave him both material and spiritual support.
1894 yılında maddi sorun tekrar ivedi oldu. Küçük ailesiyle birlikte, doktor Grodno'ya taşınmak zorunda kaldı.
- In 1894 the material question again became pressing. With his little family, the doctor had to move to Grodno.
Bir kitap için materyal topluyor.
- She is collecting material for a book.
Bu, telif hakkı ile korunan bir materyalin çevirisiydi, bu yüzden telif hakkı sahiplerinin türetilmiş çalışmaları kontrol etme hakkı olduğu için onu iptal ettim.
- This was a translation of copyrighted material, so I deleted it since copyright owners have the right to control derivative works.
Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
- I want a suit made of this material.
Kaba kumaş çocuğun nazik cildini incitti.
- The rough material hurt the child's tender skin.
Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder.
- Japan imports various raw materials from abroad.
Malzeme koşulları son derece önemlidir.
- Material conditions are extremely important.
Antik dönem Gnostikleri maddesel dünyanın içkin olarak kötücül olduğuna inanıyorlardı.
- The ancient Gnostics believed that this material world was innately malevolent.
İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.
- After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished.
Senin gerçekliğe bakışın fazla maddeci.
- Your view of reality is too materialistic.
Çok fazla maddecilikle büyüdün ve şimdi komşularını kıskanıyorsun.
- You grew up with too much materialism, and now you envy your neighbours.
Bir kitap yazmak için henüz gerekli malzemeleri toplamadım.
- I have not yet collected sufficient materials to write a book.
Japonya, Çin'den hammadde ithal eder ve Çin'e hazır ürün ihraç eder.
- Japan imports raw materials from China and exports finished products to it.
Asphalt, composed of oil and sand, is a widely used material for roads.
With fresh material, taxonomic conclusions are leavened by recognition that the material examined reflects the site it occupied; a herbarium packet gives one only a small fraction of the data desirable for sound conclusions. Herbarium material does not, indeed, allow one to extrapolate safely: what you see is what you get.
Joe Manchin is a great governor, and I also believe he is presidential material.
Don't let material concerns get in the way of living a good life.
We were a warm-up act at the time; we didn't have enough original material to headline.
... to secure all loose nuclear materials so they can never fall into the hands of terrorists, ...
... has rallied more than 50 countries to prevent nuclear materials from falling ...