Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Onlar Avrupa sanatının seçkin şaheserleridirler.
- They are great masterpieces of European art.
Bu gerçek bir şaheser.
- This is a true masterpiece.
Onun başyapıtı henüz görünmedi.
- His masterpiece has not appeared yet.
Bu film gerçekten ebedi bir başyapıt.
- This movie is indeed a timeless masterpiece.
Maliyeti ne kadar olursa olsun, milyoner sanat eserini alma konusunda ısrar etti.
- The millionaire insisted on acquiring the masterpiece no matter how much it cost.
Bu resmi bir sanat eseri olduğu için değil ama cazibesi olduğundan dolayı beğeniyorum.
- I like this picture, not because it is a masterpiece, but because it has charm.