Bu makinenin zamanı geçmiş.
- Diese Maschine ist veraltet.
Makineler olmadan yaşayamayız.
- Ohne Maschinen können wir nicht mehr leben.
Tom kağıt uçak yapmaktan hoşlanır.
- Tom likes making paper aeroplanes.
Uçak biraz yedek yakıt taşımalıdır.
- The aeroplane must carry some spare fuel.
Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
- An airplane had flown over the mountain.
Babam uçak uçurabiliyor.
- My father can fly an airplane.
Açık kaynak; teknolojik yeniliği kullanan motordur.
- Open source is the engine that drives technological innovation.
Hawaii'e giderken, bu kayık motorunun yarı yolda bozulmayacağını umalım.
- Let's hope this boat engine doesn't give up the ghost when we're halfway to Hawaii.
Trenin iki tane lokomotifi var.
- The train has two engines.
İtfaiye arabası yolda.
- The fire engine is on its way.
Kısa sürede itfaiye arabasının etrafında bir kalabalık toplandı.
- A crowd soon gathered around the fire engine.
Mühendis makineyi nasıl kullanacağımızı söyledi.
- The engineer told us how to use the machine.
Oğlumun bir makine mühendisi olmasını istiyorum.
- I want my son to become a mechanical engineer.