Harika bir zaman geçirdim.
- I had a marvelous time.
Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.
- She has a marvelous sense of humor.
Fevkalade vakit geçireceksin.
- You'll have a marvelous time.
Alternatiflerin yokluğu zihni hayret verici bir şekilde temizler.
- The absence of alternatives clears the mind marvelously.
Hikaye hayret verici olaylarla doluydu.
- The story was full of marvelous happenings.
Dün gece harikulade bir vakit geçirdim.
- I had a marvelous time last night.
Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir.
- A dog's sense of smell is much keener than a human's.
Şahin keskin gözlere sahiptir.
- The falcon has keen eyes.
Şu genç adam bisiklete binmeye çok düşkün.
- That young man is very keen on cycling.
Tom sörf yapmaya düşkündür.
- Tom is keen on surfing.
Onlarla gitmeye çok istekli misin?
- Are you very keen about going with them?
Tom kalede kalmaya hiç istekli değildi, onun perili olduğunu duymuştu.
- Tom wasn't at all keen to stay in the castle, which he'd heard was haunted.
Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.
- It's marvellous to listen to a learned person.
Seninle tanışmak harikaydı.
- It was marvellous to meet you.
I went to a marvelous party last week.
I just got this peachy keen new dress.