Onun harika olduğunu düşündüm.
- I thought it was marvelous.
Harika bir zaman geçirdim.
- I had a marvelous time.
Fevkalade vakit geçireceksin.
- You'll have a marvelous time.
Hikaye hayret verici olaylarla doluydu.
- The story was full of marvelous happenings.
Alternatiflerin yokluğu zihni hayret verici bir şekilde temizler.
- The absence of alternatives clears the mind marvelously.
Dün gece harikulade bir vakit geçirdim.
- I had a marvelous time last night.
Çocukların keskin bir işitme duyusu var.
- The kid has a keen sense of hearing.
Şahin keskin gözlere sahiptir.
- The falcon has keen eyes.
Bu tür müziğe özellikle düşkün değilim.
- I'm not particularly keen on this kind of music.
Tom sörf yapmaya düşkündür.
- Tom is keen on surfing.
Tom kalede kalmaya hiç istekli değildi, onun perili olduğunu duymuştu.
- Tom wasn't at all keen to stay in the castle, which he'd heard was haunted.
Onlarla gitmeye çok istekli misin?
- Are you very keen about going with them?
Bu kadar harika bir kentte yaşamayı seviyorum.
- I love living in this marvellous town.
Onun ne olduğunu bilmiyordum ama harikaydı!
- I don't know what it was, but it was marvellous!
I went to a marvelous party last week.
I just got this peachy keen new dress.