Onun harika olduğunu düşündüm.
- I thought it was marvelous.
Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.
- She has a marvelous sense of humor.
Fevkalade vakit geçireceksin.
- You'll have a marvelous time.
Hikaye hayret verici olaylarla doluydu.
- The story was full of marvelous happenings.
Alternatiflerin yokluğu zihni hayret verici bir şekilde temizler.
- The absence of alternatives clears the mind marvelously.
Dün gece harikulade bir vakit geçirdim.
- I had a marvelous time last night.
Keskin bir dil sürekli kullanımla keskinleşen tek kenarlı bir araçtır.
- A sharp tongue is the only edged tool that grows keener with constant use.
Çocukların keskin bir işitme duyusu var.
- The kid has a keen sense of hearing.
Bu tür müziğe özellikle düşkün değilim.
- I'm not particularly keen on this kind of music.
Şu genç adam bisiklete binmeye çok düşkün.
- That young man is very keen on cycling.
Onlarla gitmeye çok istekli misin?
- Are you very keen about going with them?
Tom kalede kalmaya hiç istekli değildi, onun perili olduğunu duymuştu.
- Tom wasn't at all keen to stay in the castle, which he'd heard was haunted.
Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.
- It's marvellous to listen to a learned person.
Bu kadar harika bir kentte yaşamayı seviyorum.
- I love living in this marvellous town.
I went to a marvelous party last week.
I just got this peachy keen new dress.