Bu yaz transfer piyasası her zamankinden daha heyecan verici olacak.
- This summer the transfer market will be more exciting than ever.
Bu, piyasadaki en iyi amplifikatör.
- This is the best amplifier on the market.
Çarşıdaki bir arkadaş, sandıktaki paradan daha iyidir.
- A friend in the market is better than money in the chest.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
O, pazarlama bölümü yöneticisidir.
- He is the manager of the marketing department.
Alışverişe kim gider?
- Who goes to the market?
Çocuklar için alışveriş yapmıyoruz.
- We don't market to children.
Tokyo borsasında, aşağı yukarı 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü.
- In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.
Borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı.
- He made a killing by investing in the stock market.
O, satmak için sığır besler.
- He breeds cattle for market.
O, pazarlamada çalışır.
- She works in marketing.
Çalışarak, pazarlarımızı genişletebiliriz.
- With work, we can expand our markets.
Noel yeni oyuncaklar pazarlamak için iyi bir zamandır.
- Christmas is a good time to market new toys.
The stock market ceased to be monopolized by the paper-shuffling national stock exchanges with the advent of Internet markets.
We believe that the market for the new widget is the older homeowner.
We plan to market an ecology model by next quarter.
Foreign markets were lost as our currency rose versus their valuta.
We're going to the market to get some fresh vegetables and fruits.
We waited to hear the latest market results.
Definition used by famous economist of the Austrian school, Ludwig Von Mises, in his book .
We marketed more this quarter already then all last year!.
Tom came into the kitchen carrying two grocery bags.
- Tom iki market torbası taşıyarak mutfağa girdi.
Tom drove Mary to the grocery store.
- Tom Mary'yi markete götürdü.
Convenience stores and supermarkets can sell medicine since 2009.
- Marketler ve süpermarketler, 2009'dan beri ilaç satabiliyorlar.
The apples from our own tree taste much better than the sprayed apples from the supermarket.
- Bizim kendi ağacımızdan gelen elmalar marketten gelen püskürtülmüş elmalardan çok daha iyi tat veriyor.