The scenery carried me back to my younger days.
- Manzara beni daha genç günlerime geri götürdü.
The beauty of the scenery is beyond description.
- Manzaranın güzelliği kelimelerle anlatılamaz.
This is the finest view I have ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en iyi manzara.
Situated on a hill, his house commands a fine view.
- Onun bir tepenin üzerinde yer alan evinin güzel bir manzarası var.
He addressed my full attention to the landscape outside.
- Bütün dikkatimi dışarıdaki manzaraya yöneltti.
The landscape is unfamiliar to me.
- Manzara bana tanıdık değil.
The scenery was too beautiful for words.
- Manzara kelimelerle anlatılamayacak kadar çok güzeldi.
The scenery carried me back to my younger days.
- Manzara beni daha genç günlerime geri götürdü.
You should see the sight.
- Manzarayı görmelisin.
I've come to see the sights.
- Manzaraları görmek için geldim.
This place is famous for its scenic beauty.
- Bu yer manzarasının güzelliği ile ünlüdür.
Japan is famous for her scenic beauty.
- Japonya manzara güzelliğiyle ünlüdür.
It's a spectacle you won't forget.
- Bu unutmayacağın bir manzara.
He took a picture of the beautiful landscape.
- Güzel manzaranın bir resmini çekti.
Let's get a picture of us with the sea in the background.
- Arka planda deniz manzaralı bir resmimizi çektirelim.
The hotel has a good prospect.
- Otelin güzel bir manzarası var.