Müşteri, gösterdiğim her şeyi reddetti.
- The customer rejected everything that I showed her.
Her şeyi sepetime koy.
- Put everything in my basket.
Tom'a herşeyin yolunda olduğunu söyle.
- Tell Tom everything's fine.
Maria, 35 yılı aşkın bir süredir arazide istihdam edildiği için, sütçülük hakkında herşeyi bilir.
- Maria knows everything there is to know about dairying, having been employed in the field for over 35 years.
I did everything today - washed the dishes, cut the lawn, did the laundry.