John birçok şişe şarap içti.
- John drank many bottles of wine.
O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
- Many nights did he spend, looking up at the stars.
Kaza çok fazla ölüme neden oldu.
- The accident has caused many deaths.
Endonezya çok fazla adadan ve iki yarımadadan oluşur.
- Indonesia consists of many islands and two peninsulas.
Takuboku'nun şiirlerini bir çoğunu ezbere öğrendim.
- I learned many of Takuboku's poems by heart.
Gemide bir yığın fare var.
- There are many rats on the ship.
O bir yığın dil konuşmaz.
- She does not speak many languages.
Bu konuda bir hayli kitap var.
- There are many books on this subject.
Akvaryumda bir hayli nadir balık var.
- There are many rare fish at the aquarium.
Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir.
- Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.
- Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.
Onların birçoğu acıydı.
- Many of them were bitter.
Kaç tane dolma kalemin var?
- How many pens do you have?
Kaç tane çocuğun var?
- How many children do you have?
Çoğu hastalık yoksulluktan sonuçlanır.
- Many diseases result from poverty.
Oyuncuların çoğu grip yüzünden keyifsiz oldukları için koç oyunu iptal etti.
- The coach called off the game because many of the players were down with the flu.
Tom adlı kaç kişiyi tanıyorsun?
- How many people do you know named Tom?
Tom adlı kaç tane çocuk, sizin sınıfınızdadır?
- How many kids named Tom are in your class?
Bir köpeğin kaç bacağı vardır?
- How many legs does a dog have?
Köpeğimi günde kaç kez beslemeliyim?
- How many times a day should I feed my dog?
Many are called, but few are chosen.
A great many do not understand this.
... So we also know that many of you have invested a lot of ...
... How many of you have seen it? ...