Parents aren't rational because love isn't rational.
- Ebeveynler mantıklı değiller, çünkü aşk mantıklı değil.
Man is a rational being.
- İnsan mantıklı bir varlıktır.
What am I supposed to say when he puts it so logically?
- O durumu bu kadar mantıklı bir biçimde ortaya koyarken benim ne demem gerekiyor?
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
I'm supposed to be sensible human.
- Benim mantıklı bir insan olmam gerekiyor.
It was very sensible of him to reject the bribe.
- Onun rüşveti reddetmesi çok mantıklıydı.
Tom's hypothesis is plausible.
- Tom'un hipotezi mantıklıdır.
Your hypothesis is plausible.
- Sizin hipotez mantıklı.
Tom will likely be reasonable.
- Tom muhtemelen mantıklı olacaktır.
Tom is likely to be sensible.
- Tom muhtemelen mantıklı olacak.
That just doesn't make sense.
- O sadece mantıklı değil.
It just doesn't make sense anymore.
- O artık mantıklı değil.
With all due respect, I think they both had valid points.
- Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.
I'm trying to be reasonable.
- Mantıklı olmaya çalışıyorum.
Try and come up with a more reasonable excuse next time.
- Bir dahaki sefere daha mantıklı bir gerekçe bulmayı dene.
I think that might be wise.
- Sanırım o mantıklı olabilir.
You made a wise choice.
- Mantıklı bir seçim yaptın.
What is important is that they use their vote judiciously.
- Önemli olan oylarını mantıklı bir şekilde kullanmalarıdır.
I'm not good at thinking logically.
- Mantıklı düşünmek konusunda iyi değilim.
What am I supposed to say when he puts it so logically?
- O durumu bu kadar mantıklı bir biçimde ortaya koyarken benim ne demem gerekiyor?
Logic is obviously your strong point.
- Mantık açıkça senin güçlü noktandır.
The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method.
- Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı.
It doesn't have to make sense.
- O mantıklı olmak zorunda değil.
People don't always act rationally.
- İnsanlar her zaman mantıklı bir biçimde hareket etmezler.
People don't always behave rationally.
- İnsanlar her zaman mantıklı bir biçimde davranmaz.
She allowed that my offer was reasonable.
- O, benim önerimin mantıklı olduğunu kabul etti.
Your suggestion seems reasonable.
- Önerin mantıklı görünüyor.