Yeni bir bisiklet almayı göze alamıyorum, bu yüzden bu eski bisikletle idare etmek zorunda kalacağım.
- I can't afford to buy a new bike, so I'll have to manage with this old one.
Bir işi yönetmek için yeterli yeteneğe sahip.
- He has enough ability to manage a business.
O, pazarlama bölümü yöneticisidir.
- He is the manager of the marketing department.
Sahipler, onu yönetici olarak atadılar.
- The owners appointed him manager.
Küçük bir gelirle idare etmeliyim.
- I must manage on a small income.
Bunu nasıl idare ettiler?
- How did they manage that?
Sanırım bir müdür olmak için gereken şeylere sahibim.
- I think I have what it takes to be a manager.
Müdür olmak istemiyorum.
- I don't want to be the manager.
Onu yapmak için zaman bulmayı nasıl başarıyorlar?
- How do they manage to find time to do that?
Bunu yapmak için zaman bulmayı nasıl başarıyorsunuz?
- How do you manage to find time to do that?
Diğer insanlar nasıl yönetiyor?
- How are other people managing?
Bu projeyi yönetme hakkında gerçekten ciddi değilim ama çaba sarf ederken görülmem gerekiyor.
- I'm not really serious about managing this project, but I need to be seen to be making the effort.
Linda Dan'ı onunla evlenmeye zorlamak için asılsız gebelik iddialarında bulundu.
- Linda made false claims of pregnancy to force Dan to marry her.
Onu yapman için seni zorlamak istemiyorum.
- I don't want to force you to do that.
Bu projeyi yönetme hakkında gerçekten ciddi değilim ama çaba sarf ederken görülmem gerekiyor.
- I'm not really serious about managing this project, but I need to be seen to be making the effort.
Zamanımı yönetmekte daha iyi olmak istiyorum.
- I want to become better at managing my time.
He managed to climb the tower.
The most vnruly, and the boldest boy, / That euer warlike weapons menaged .
the winged God himselfe / Came riding on a Lion rauenous, / Taught to obay the menage of that Elfe .
... the hard networking problems and manage all of the device ...
... It's an absolute miracle that both of you manage to do that. ...