Hata yapmaktan korkuyor.
- He is afraid of making mistakes.
O, bir hata yapmaktan suçluydu.
- He was guilty of making a mistake.
Onunla alay etmemek elimde değil.
- I can't help making fun of him.
Benimle alay etmekten vazgeç!
- Stop making fun of me!
Onu yaparak beni çok mutlu ediyorsun.
- You're making me very happy by doing that.
O, seramik eser yaparak zengin oldu.
- She became rich by making ceramic pieces.
O yaşlı adam elli yıldır kaçak viski imal etmekteydi.
- The old man had been making white lightning for 50 years.
O yaşlı adam elli yıldır kaçak içki imal etmekteydi.
- That old man had been making moonshine for fifty years.
Odun, kağıt üretimi için bir hammaddedir.
- Wood is the raw material for making paper.
Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
- Making such a judgement may lead to wrong ideas.
O, bir hata yapmaktan suçluydu.
- He was guilty of making a mistake.
Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
- My mother gave me a pair of gloves of her own making.
Yeni yasa on iki aydır yapım aşamasındaydı.
- The new law was twelve months in the making.
Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
- My mother gave me a pair of gloves of her own making.
Ben bu telefondan özel arama yapılmasına karşıyım.
- I object to his making private calls on this phone.
... >>Kevin Allocca: So this, of course, has all the makings of a viral video. There's a big ...