make subservient

listen to the pronunciation of make subservient
İngilizce - Türkçe
işe yarar hale getir
subject
{i} ders

Lisede birçok konuda ders alıyoruz. - We study many subjects in high school.

Fizik benim zayıf dersim. - Physics is my weak subject.

subject
{f} bağımlı kıl
subject
taba
subject
bağlı
subject
olası
subject
{i} özne

Onun yazısı çok özneldir. - His writing is very subjective.

Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz? - Are we subjects or objects in this process?

subject
{s} tabi

Her şey doğanın kurallarına tabidir. - Everything is subject to the laws of nature.

Plan onun onayına tabidir. - The plan is subject to his approval.

subject
(Tıp) Tedavi altına alınan şahıs veya hayvan
subject
{f} (birini) (olumsuz bir şeye) maruz bırakmak: Don't subject yourself to this. Kendini buna maruz bırakma
subject
konu özne
subject
öz
subject
{f} etmek
subject
meyilli
subject
(Tıp) Tıp talebelerinin disseksiyon için kulandıkları ceset
subject
{f} maruz bırakmak
subject
itaat ettirmek
subject
{f} çektirmek
subject
{f} (birine) (olumsuz bir şey)
subject
(isim) konu, fail, husus, söz konusu, mevzu, tema, ders, branş, sebep, konu olan şey, özne, uyruk, vatandaş, denek, kobay, kadavra, hastalığa eğilimi olan kimse
subject
{f} mecbur etmek
İngilizce - İngilizce
subject
subordinate
make subservient

    Heceleme

    make sub·ser·vi·ent

    Türkçe nasıl söylenir

    meyk sıbsırviınt

    Telaffuz

    /ˈmāk səbˈsərvēənt/ /ˈmeɪk səbˈsɜrviːənt/