Adadan ana karaya bir feribota bindik.
- We took a ferry from the island to the mainland.
Adadan ana karaya bir feribota bindik.
- We took a ferry from the island to the mainland.
Anakara ile olan tüm iletişim tayfun tarafından kesildi.
- All communication with the mainland was cut off by the typhoon.
Fosil yakıtlar küresel ısınmanın başlıca nedenleridir.
- Fossil fuels are the main causes of global warming.
Tom'un başlıca başarıları nedir?
- What are Tom's main achievements?
Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
- Making money is his main purpose in life.
Asıl sorun ne zaman başlanacağıdır.
- When to start is the main problem.
Birçok küçük kasabaların ana yolları büyük ölçüde Wal-Mart gibi büyük devlerin sayesinde neredeyse bırakılmaktadırlar.
- The main streets of many small towns have been all but abandoned thanks, in large part, to behemoths like Wal-Mart.
Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.
- In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.
Turun ortasında onlar ana gruptan ayrıldılar.
- In the middle of the tour, they became separated from the main group.
Endişelendiğim en önemli şey endişeli olmadığımdır.
- The main thing I'm worried about is that I'm not worried.
Birinin ününü sürdürmek zordur.
- It is hard to maintain one's reputation.
Baş konuşmacıyı tanıtmak zorunda kalacağımı bilmiyordum.
- I didn't know I was going to have to introduce the main speaker.
Güney Yarımküre, çoğunlukla okyanuslardan oluşur.
- The Southern Hemisphere is comprised mainly of oceans.
I got to the mainland, where, to my great comfort, I clambered up the cliffs of the shore and sat me down upon the grass, free from danger and quite out of the reach of the water.