He was convicted of murder.
- O, cinayetten mahkûm edildi.
Tom found the evidence we needed to convict Mary's killer.
- Tom, Mary'nin katilini mahkum etmemiz için ihtiyacımız olan delili buldu.
He is confined to bed now.
- O, şimdi yatağa mahkûm.
Tom was confined to a bed for three months.
- Tom üç ay boyunca bir yatağa mahkûm edildi.
The convicted drug dealer was willing to comply with the authorities to have his death sentence reduced to a life sentence.
- Mahkûm uyuşturucu satıcısı ölüm cezasını ömür boyu hapis cezasına düşürtmek için yetkililere boyun eğmeye istekliydi.
He was convicted of murder.
- O, cinayetten mahkûm edildi.
Many inmates on death row say they don't want to die.
- Ölüm hücresindeki birçok mahkum ölmek istemediğini söylüyor.
Society is an insane asylum run by the inmates.
- Toplum, mahkumlar tarafından işletilen bir akıl hastanesidir.
In the U.S., there are more prisoners than there is jail space for them. So the prisons are overcrowded.
- Amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.Bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.
The prisoner was released.
- Mahkûm serbest bırakıldı.
Tom found the evidence we needed to convict Mary's killer.
- Tom, Mary'nin katilini mahkum etmemiz için ihtiyacımız olan delili buldu.
Tom was confined to a bed for three months.
- Tom üç ay boyunca bir yatağa mahkûm edildi.
It is better to risk saving a guilty man than to condemn an innocent one.
- Masum birini mahkum etmektense suçlu bir adamı kurtarmayı göze almak daha iyidir.
It is better to risk saving a guilty man than to condemn an innocent one.
- Masum birini mahkum etmektense suçlu bir adamı kurtarmayı göze almak daha iyidir.
We now have all the evidence we need to convict Tom Jackson.
- Şu anda Tom Jackson'u mahkûm etmek için ihtiyacımız olan tüm kanıta sahibiz.
There wasn't enough evidence to convict him of the crime.
- Onu mahkûm etmek için suçla ilgili yeterli kanıt yoktu.
We now have all the evidence we need to convict Tom Jackson.
- Şu anda Tom Jackson'u mahkûm etmek için ihtiyacımız olan tüm kanıta sahibiz.
There wasn't enough evidence to convict him of the crime.
- Onu mahkûm etmek için suçla ilgili yeterli kanıt yoktu.
The prisoners were set free.
- Mahkumlar serbest bırakıldı.
He ordered them to release the prisoners.
- Onlara mahkumları bırakmalarını emretti.
We now have all the evidence we need to convict Tom Jackson.
- Şu anda Tom Jackson'u mahkûm etmek için ihtiyacımız olan tüm kanıta sahibiz.
He is confined to bed now.
- O, şimdi yatağa mahkûm.