Tom'un nereye gitmesi gerektiğini bildiğinden emin olmak zorundayım.
- I have to make certain Tom knows where he needs to go.
Hiç hata yapmadığımızdan emin olmak için iki kez kontrol ettim.
- I checked twice to make certain we hadn't made any mistakes.
... why I made certain decisions, that instead of regretting ...