made} teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- made
- {s} yapılmış
Bu masa ağaçtan yapılmıştır.
- This table is made out of wood.
Bu masa tahtadan yapılmıştır.
- This table is made of wood.
- made
- f., bak. make. s. yapılmış: made of wood ağaçtan yapılmış
- made up
- ibaret olmak
- made up
- (Kanun) düzmece
Birçok insan bu hikayenin düzmece olduğuna inanmak istemiyordu.
- Many people did not want to believe that this story was made up.
- made
- -den yapılmış
- made
- yapılı
Tereyağı sütten yapılır.
- Butter is made from milk.
Tereyağı kaymaktan yapılır.
- Butter is made from cream.
- made in
- (Ticaret) -de üretilmiştir
- made of
- den yapılmış
- made of
- -den yapılmış
- made of bronze
- tunç
- made of cotton
- pamuklu
- made of steel
- çelikten yapılmış
- made of timber
- ahşap
- made to measure
- ısmarlama yapılmış elbise
- made to measure
- (Tekstil) kişiye özel üretim
- made up
- atmasyon
- made up
- uyduruk
Tom'un düşüncesi uyduruk.
- Tom's mind is made up.
- made up of
- ibaret olmak
- made up of
- oluşmak
Amerika 50 eyaletten oluşmaktadır.
- The United States is made up of 50 states.
Amerika 50 eyaletten oluşmaktadır.
- America is made up of 50 states.
- machine made
- makinede yapılmış
- machine made
- makine yapısı
- machine made brick
- makine tuğlası
- machine-made carpet
- makine halısı
- made
- -den
- made
- {f} yap
Bira şişeleri camdan yapılır.
- Beer bottles are made of glass.
Tereyağı sütten yapılır.
- Butter is made from milk.
- made
- tam uyan
- made
- tamamen uygun
- made
- başarıdan emin
- made a bid
- çaba harca
- made a claim to
- istekte bulun
- made a cluck
- gıdıkla
- made a compromise
- uzlaş
- made a concession
- ayrıcalık ver
- made a concoction
- tertip et
- made a copy of
- kopyala
- made a declaration
- ilan et
- made a detour
- dolambaçlı yoldan git
- made a disclaimer about
- feragat et
- made a division
- bölümle
- made a dot
- nokta koy
- made a face
- suratını buruştur
- made a film of
- filme al
- made a formal report
- resmi rapor hazırla
- made a gap
- boşluk yarat
- made a gurgling sound
- çağıltı sesi çıkar
- made a hiccup
- hıçkır
- made a high pitched cry
- çok tiz sesle bağır
- made a hissing sound
- ıslık çal
- made a honking sound
- korna sesi çıkar
- made a mistake
- hata yap
- made a motion
- hareket et
- made a murmuring sound
- mırıldan
- made a payment
- ödeme yap
- made a present of
- takdim et
- made a promise of
- söz ver
- made a sharp sound
- keskin ses çıkar
- made a sound
- ses çıkar
- made a victim of
- kurban et
- made a vow
- yemin et
- made accessible
- ulaşılabilir hale getir
- made active
- faal hale getir
- made allowances for
- izin ver
- made an analogy
- benzerlik kur
- made an appointment
- randevu al
- made an attempt at
- teşebbüs et
- made an effort
- çabala
- made an inversion
- tersine çevir
- made an offer
- teklifte bulun
- made angry
- sinirlendir
- made anxious
- endişelendir
- made available to
- sağla
- made barking sounds
- havla
- made believe
- gibi davran
- made better
- iyileştir
- made big
- büyüt
- made bitter
- acılaştır
- made by addenda
- ilave edilerek yapılan
- made calm
- sakinleştir
- made certain
- kesinleştir
- made ground
- dolgu zemin
- made move
- hareket et
- made of
- yap
Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
- I want a suit made of this material.
Bu masa tahtadan yapılmıştır.
- This table is made of wood.
- made progress
- ilerleme kaydet
- made sense of
- anla
- made sure of
- emin ol
- made to order
- ısmarlama
- made up
- makyajlı
- made up
- topla
- made up
- yap
Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.
- Tom has made up his mind to go to Boston to study.
Bir molekül atomlardan yapılmıştır.
- A molecule is made up of atoms.
- made up
- uydurma
- made up of
- destekle
- made&
- sebep ol
- made-to-measure
- (giysi) ısmarlama
- made-up clothes
- konfeksiyon
- made-up clothes
- hazır giyim
- man made
- insan yapısı
- man made fiber
- insan yapısı lif
- man made fibre
- sentetik lif
- man made noise
- suni gürültü
- man-made
- insan yapımı
- man-made
- sentetik
- made a face
- suratını burustur
- made a pact, made an accord
- Bir anlaşma yapılmış bir anlaşma yaptı
- made away with
- ortadan yapılmış
- made better
- iyilestir
- made by
- tarafından yapılan
O, konser için annesi tarafından yapılan mavi bir elbise giydi.
- She wore a blue dress made by her mother for the concert.
Kongre tarafından yapılan planlara uyuyorum.
- I'm following the plans made by congress.
- made calm
- sakinlestir
- made faces
- yapılan yüzler
- made friends
- yapılan gör
- made from casein; used for e
- kazein yapılmış; için kullanılan e
- made from wheat
- buğdaydan yapılmış
- made from wood
- ahşaptan yapılmış
- made fun of
- eğlenceli yapılmış
- made it
- yapılan bu
- made man
- yapılan adam
- made only once
- yalnızca bir kez yapılır
- made out
- anla
- made over
- devret
- made their way
- onların yol yaptı
- made to measure
- ısmarlama
- made up of
- -den oluşmak, -den yapılmak
- made worse
- kötü yapılmış
- made you cry
- sen ağlattın
- man-made
- insan
Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.
- Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.
Bu kitap en eski insan yapısı köprülerin Yeni Taş Çağına kadar uzandığını söylüyor.
- This book says the earliest man-made bridges date back to the New Stone Age.