Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.
- I bought myself this superfast popcorn machine as a Christmas present.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you had a time machine.
O, makineyle ilgili bir açıklama yaptı.
- He gave an explanation of the machine.
İlkel hesap makineleri, bilgisayarlar geliştirilmeden uzun zaman önce vardı.
- Primitive calculating machines existed long before computers were developed.
Bilgisayarlar karmaşık makinelerdir.
- Computers are complicated machines.
Game developers assume they're pushing the limits of the machine.
The government has become a money-making machine.
I called you earlier, but all I got was the machine.