There are very few shops and the cinema is awful.
- Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç.
We had no customers, so we shut the shop early.
- Müşterimiz yoktu, bu yüzden mağazayı erken kapattık.
My mother bought some apples at a fruit store.
- Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.
What time does the store open?
- Mağaza ne zaman açılıyor?
We run the store jointly.
- Biz mağazayı birlikte çalıştırıyoruz.
We have a few surprises in store for her.
- Mağazada onun için birkaç sürprizimiz var.
I wonder what's in store for us.
- Mağazada bizim için ne olduğunu merak ediyorum.
I went to a shoe store yesterday.
- Dün bir ayakkabı mağazasına gittim.
She manages a shoe store.
- O bir ayakkabı mağazası yönetir.
The gift shop is on the second deck.
- Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.