mırıldanarak

listen to the pronunciation of mırıldanarak
Türkçe - İngilizce
mumbling
crooning
murmuring
mırıldan
mumble

Tom mumbled something under his breath. - Tom nefesinin altında bir şeyler mırıldandı.

I heard him mumble to himself. - Onun kendi kendine mırıldandığını duydum.

mırıldan
{f} mumbling

Tom was mumbling something to himself. - Tom kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu.

Tom started mumbling. - Tom mırıldanmaya başladı.

mırıldan
{f} murmuring
mırıldan
{f} murmur

He brought his lips close to her ear and murmured: I love you. - O, dudaklarını onun kulağına yaklaştırdı ve mırıldandı: Seni seviyorum.

I love you, she murmured and closed her eyes. - Seni seviyorum, diye mırıldandı ve gözlerini kapattı.

mırıldan
bumble
mırıldan
make a murmuring sound
mırıldan
{f} mutter

Tom is muttering something. - Tom bir şey mırıldanıyor.

Jose muttered the answer to the question asked by the teacher. - Jose öğretmen tarafından sorulan soruya cevabı mırıldandı.

mırıldan
made a murmuring sound
mırıldanarak