Tom is sitting next to the jukebox.
- Tom, müzik kutusunun yanında oturuyor.
As I entered the bar, I heard a sad song playing on the jukebox.
- Ben bara girdiğimde müzik kutusunda hüzünlü bir müzik çaldığını duydum.
My aunt asked me to buy her a music box from Italy.
- Halam benim ona İtalya'dan bir müzik kutusu almamı istedi.
Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.
- Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
Tom and Mary are sitting at a table over near the jukebox.
- Tom ve Mary Paralı müzik kutusunun yanında bir masada oturuyorlar.