Tom speaks French perfectly.
- Tom Fransızcayı mükemmel bir şekilde konuşur.
Some disorders can be corrected perfectly.
- Bazı düzensizlikler mükemmel bir şekilde düzeltilebilr.
She’s a foreigner, but speaks Chinese excellently.
- O bir yabancı ama Çince'yi mükemmel bir şekilde konuşuyor.