The hat fits her perfectly.
- Şapka ona mükemmel bir şekilde uyuyor.
Some disorders can be corrected perfectly.
- Bazı düzensizlikler mükemmel bir şekilde düzeltilebilr.
She’s a foreigner, but speaks Chinese excellently.
- O bir yabancı ama Çince'yi mükemmel bir şekilde konuşuyor.