I don't own any real jewels.
- Hiç gerçek mücevherlere sahip değilim.
My mother is my jewel.
- Annem benim mücevherimdir.
The precious stone belonged to Tom.
- Mücevher Tom'a aitti.
She had to part with her jewelry box.
- Onun mücevher kutusunu elden çıkarmak zorunda kaldı.
The box contains some old jewelry.
- Kutu bazı eski mücevherler içeriyor.
The precious stone belonged to Tom.
- Mücevher Tom'a aitti.
The thieves made off with the jewels.
- Hırsızlar mücevherleri çaldılar.
He locked up his jewels in the safe.
- Mücevherlerini kasaya kilitledi.