Ne güzel bir sürpriz!
- What a lovely surprise!
Biz güzel bir yemek yedik.
- We had a lovely meal.
İki oğlan sevimli bir kediyle yalnız yaşıyorlardı.
- The two boys lived alone with a lovely cat.
Ne sevimli bir bahçe!
- What a lovely garden!
Ve yolun her adımında benim arkamda olan sevgili karım Kate'e teşekkür etmeliyim.
- And I must thank my lovely wife, Kate, who was behind me every step of the way.
Erkekler hoş kadınları sever.
- Men like lovely women.
Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.
- America is a lovely place to be, if you are here to earn money.
The lovely castle garden enchants visitors with its lovely blooms and romantic follies.