Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.
- His speech went on for such a long time that some people began to fall asleep.
Tom uzun zamandır iyi bir ev yemeği yemediğini söyledi.
- Tom said he hadn't had a good home-cooked meal for a long time.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?
Bunu epeydir yapmak istiyordum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Bunu çoktandır yapmak istiyorum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Uzun süre görüşmedik. Ben, işini tekrar değiştirmiş olduğunu duydum.
- Long time, no see. I hear that you've changed your job again.
Tom ve Mary Boston'un uzun süreli sakinleri.
- Tom and Mary are longtime residents of Boston.
Tom ve Mary uzun süreli sakinlerdir.
- Tom and Mary are longtime residents.
Dave! Long time no hear! How has Boston been treating you?.
Dave! Long time no see! How has Boston been treating you?.
... So that one was a long time to kind of get where it needed to be. ...
... Candy, have been out of work for a long, long, long time. The president's policies have ...