Bu şehir sen olmadan soğuk ve yalnız.
- This city is cold and lonely without you.
Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
- Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
Hiç yapayalnız kaldın m?
- Do you ever get lonely?
O burada yapayalnız olmayacak.
- It won't be lonely here.
Tom yalnız ve mutsuz.
- Tom is lonely and unhappy.
O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor.
- He lives in this lonely place by himself.
Tom olmadan burası çok ıssız olacak.
- It's going to be very lonely here without Tom.
Ben de sık sık yalnızlık yaşarım.
- I also often experience loneliness.
Müzik iç yaşamdır. İç yaşamı olan asla yalnızlık çekmeyecek.
- Music is inner life, and he will never suffer loneliness who has inner life.
Diğer öğrenciler onunla konuşmadığından dolayı Mary yalnızdı.
- Mary was lonely because the other students didn't talk to her.
Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
- Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
Japonlara göre, tek başına uyuyan bir Amerikan bebeği yalnız görünüyor.
- To Japanese, an American baby sleeping by himself seems lonely.
Tek başıma olmam yalnız olduğum anlamına gelmez.
- Just because I'm alone doesn't mean I'm lonely.
Tom olmadan burası çok ıssız olacak.
- It's going to be very lonely here without Tom.
O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor.
- He lives in this lonely place by himself.
... are lonely. ...
... wall screen will then contact all the other wall screens of everyone else who's lonely ...