Tom often eats breakfast at a diner.
- Tom kahvaltısını çoğu zaman bir lokantada yapar.
The waitress serving us at the diner was exhausted and stressed.
- Bize lokantada hizmet eden garson bitkin ve stresli idi.
I once worked in a restaurant.
- Bir zamanlar bir lokantada çalıştım.
Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.
- Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.
Tom has a part-time job at a burger joint.
- Tom'un hamburger lokantasında yarım zamanlı bir işi var.
What's the name of the joint we went to last night?
- Dün gece gittiğimiz lokantanın adı nedir?